27 Haziran 2008 Cuma

adı olmayan XXVII

-rüzgarla çok samimiyiz bakıyorum!
--tuhaf çünkü,yanımdasın ama bana getirdiği,sen...
-yanındaki ben,getirilen bana dair olanlar
--her ikisi de güzel...



...başı dönüyordu,bilinçle daha aşağısı arasında geziniyordu...duvarları düşündü,duvarlarını...hayatı...bütün bir hayat yürümekle koşmak arası mesafedeydi...yürümeyi üşengeçlik yada korku,koşmayı sabırsızlık yada tutku bilirdi...arada giderdi her zaman....arada...herkesi ya da herşeyi görebilmek adına...ilişmemek adına...şimdi en mutlu yapraktı ki,o daldan kopup kendini nehre salan,umarsız...güç gerektirmeyen bir yolculukla izliyordu tüm çevreyi...farkında değildi tüm yaşamsallar...sadece yüzüyordu...acıyan yanı yoktu acımasının olmadığı kadar...bu kadar yoğun hüzün içinde bir şeyleri tetikledi sonra...bir bulut yükselmeye başladı ilk en derininden göz bebeklerine doğru...bir bulut ki yakıcılığı soğuk yüreğine değen yavaş yavaş...öfkenin damarlarında yerini belli etmesi kendiliğinden güç vermişti...korkmak,hayatı boyunca en çok hissettiği duyguydu ve aslında cesurdu...bildiği,gördüğü ve hisettiği tüm yangınlara girmiş,çıkmıştı...ama korkaktı işte...her sonuca giden sonuç kadar korkak...parmakları öfkeye karşılık birbirine kenetlenmiş ve yumruk halini almıştı...hepsi bir aradaydı...güç olmuştular,çapları kadar...içinde beliren her neyse kendisi kadar olmuştu şimdi ve büyümeye devam ediyordu bu belirsizlik...bir şeyleri itiraf etmek geliyordu içinden,uyanmanın verdiği kararsızlık...düşlerinde kalan uyanmak çok uzaktı şuan ona...bütün beyazlıklar gölgeye yenik düşerken,serçelerin cama dönüşüp parçalandığını gördüğü an hissetti sarsılmayı...göz kapakları kendisinden bağımsız direniyordu uyanmaya ve yanakları sızlıyordu...darbe vardı yüzünde,acıtan ama zararsız bir darbe...şimdi seslerde oluşmaya başlamıştı boşlukta...ses parçacıkları henüz anlam ifade etmiyordu bilincine fakat dahada belirginleşiyordu...

Hiç yorum yok: