23 Nisan 2008 Çarşamba

adı olmayan XXI

-yokluğumu affedecekmisin?
--sadece seni,yokluğu değil...
--boşluk ta ne kadar varım ben?
--boşluk sende ne kadar varsa...




beyninden neler geçmiyordu ki...neler...onca harf bir araya gelmiş kendisini vurabilecek en etkili kelimeyi oluşturmaya çalışıyordu ve savunmasızdı...söze sözle karşılık vermek ahmaklıktı...daha etkili olan yol olan,duyguya bıraktı kendini...ve o saatte sadece hüzün vardı gene...her zaman ki gibi...acıtsa da alışkındı...savaşarak yürümeye devam ederken evine,uzaktan gördüğü evi değldi,sadece odası...oraya kadar gidebilirsem bütün harfler dışada kalır diye düşündü,asla cümle oluşmaz ...eskimiş ahşap merdivenlere küfür etti içinden,yerini belli ediyordu yaşama...içeri girdiği gibi kilitledi kapıyı ardında...boğulacaksam kendi içimde olmalı bu...banyoya yöneldi ve sıcak soğuk aldırmadan çevirdi elini uzatarak ilk musluğu,soyunmaya başladı...içinden rüzgar çıktığını hissetti fakat terk edilmiş bir hisle...bir bedeni kaldığında girdi suyun altına...ne soğuk ne sıcaktı su...ayakta,dimdik durarak karşı koymadan aldı damlaların yoğun darbesini...arınıyormuyum,savaşıyormuyum belli değil diye geçirdi içinde fakat sonuç farketmezdi,nasılsa umarsızdı...aslında bu kadarına gerek yoktu,bir kaşık bile yeterdi boğulmasına yetecek...ama işini şansa bırakmamak adına çömeldi küvete...en dibe girerek uzandı dışarda kalan sadece son hesaplaşmayı yaşayan kafasıydı,gersini çoktan feda etmişti...

Hiç yorum yok: