1 Nisan 2008 Salı

adı olmayan II

-neden illa şarap.
-e keman çalıyor.
-haklısın,kemansız içilen şarap sadece su dur ırmaktan alınmış.
-seviyorum seni.



bıraktı kalemi masaya ki masa en az yüreğin kendisi kadar karmakarışık duruyordu…kalemi tutan el geçen yüzyıldan kalma uykusuzluğun verdiği bezginlikte yazmıştı sararmış ve üzerinde titrek mum alevinin oyun oynadığı sayfaya...zamanı merak etti baktığında duvardaki ahşap saate,yelkovan bile bıkmıştı akrebi kovalamayı,birbirlerine sarılı durmuşlar 01:33 nin üstünde...susuzluğu geldi aklına birden,nasılda yanıyordu.karanlığa kıstığı gözlerinden akan yaşları tutmadı bu sefer,ne kadar ağlarsa o kadar serinleyecekti çünkü.Kana kana içti gözyaşlarını.Bir sigara yakmalı diye düşündü,dışarıda ölümden bile karanlık bir soğuk…vakti dolmuş yapraklar ağaçtan koparken cama dokunarak son bir çağrı yapıyor sanki yazana,sende gel artık diye...ama bitirmeliydi bu hikayeyi,sonra belki...sonra gidebilirdi...tekrar uzandı yarısı bitmiş kaleme...

1 yorum:

Adsız dedi ki...

oysa o, bütün birikmiş duyguları, yaşanmışlıkları alıp beraberinde götüren ve artık kapının ardında kalmış o gideni düşünmekte hala...