6 Haziran 2008 Cuma

adı olmayan XXV

-adı ne bunun,bir adı ve anlamı olmalı
--bırak başkası yapsın bunu,hem anlam için ad gerekmez
-yaşayanın yapması daha doğru değilmi?
--bize düşen yaşamak,yaşatacak olan başkaları olmalı...
-yaşatılırmı peki?
--ne kadar anlamlı yaşarsak o kadar...


...zaman geldi aklına hiç nedensiz,merak etti zamanı...kendi yaşamını astı zamanın bir yerine,küçücük bir leke gördü sadece...kendini,küçük balığın peşinde koşarken ensesinde büyük balığın nefesini duyan belirsiz bir yaratığın çabası olarak gördü...o yaşamı kovalıyordu zaman onu...yaşamı boyunca arada kalmıştı,şimdi bile aynı şeyi yaşıyordu...dibe doğru değildi çünkü bedeninin sürüklendiği yön,çekiliyordu yukarı doğru...yine iradem dışında gelişiyor herşey,ölüm bile kendim dışında bir eylem ya da kurtuluş diye düşündü...gülümsemek istedi,alay etmek istedi,küçümsemek istedi...tepki vermeliydi fakat direnç göstermedi,salıvermişti kendisini...duyumsamamak olarak verdi tepkisini...ilk dudaklarından başladı umarsızlık,aralandı...boşluk bulan su hızla dolmaya başladı içeriye,suyla beraber aynı anda anlam yüklü bir huzur dolduğunu hissediyordu,acı yoktu...en yorgun anında,yaslandığı göğsü düşledi...gözlerini yumdu,hiç açılmamasının dileğiyle...ne tatlı bir şekilde geliyordu ölüm....en baştan bilse daha önce tanışmak isterdi son anla...fakat yine araya girilmişti,sevmek ya da sevilmek kadar ölmek te zordu onun için...kolunun daha sert bir şekilde sıkılıp daha hızlı çekildiğini fark etti son bir çabayla terk etmeye çalışırken yaşamı...

Hiç yorum yok: