1 Nisan 2008 Salı

adı olmayan XI

--harcananları düşündünmü hiç?
-ben neresindeyim bunun
--gittiğimde sadece sen gelmeyeceksin aklıma
-nedir harcanmışlıklarımız?
--anlaşılamadığımız ve anlayamadığımız herşey...


...kan gölünün ortasında çırılçıplak diz çökmüş yıkanan adama seslenmeye korkuyordu artık,ama sorular cevapsız kalmayı sevmezdi hiçbir zaman.Cevapsız kalmış her soru merakı büyük bir şehvetle üzerine çeker,dayanılmazdır yakıcılığı.Hele de insiyatiflere her zaman boyun eğimiş kendisi asla dayanamazdı.Bütün bedenini aynı anda silkeleyerek şok etkisi yapmaya çalıştı...bundan sonraki kayıplarım ancak kazanım olur diye düşündü...merhaba dedi ama ses çıktığına emin değildi...ancak kendisine doğru dönmekte olan kafayı görünce ses verebildiğini anladı...sahiden de kafaydı,sadece kafa...üzerinde bir yüze ait olabilecek herhangi bir uzuv yoktu bu kafada...yüzü olmayan bir suratla tek taraflı bir yüzleşmedeydi şimdi...hiç şaşırmadı bu duruma,sadece kimsin diye sordu susuzluğunu gidermeyi düşündüğü bu kan gölünün ortasındaki yüzü olmayan adama...sessizliğin hemen ardından gelen yırtık ses tonumu,yüzü olmayanın konuşabilmesimi yoksa gelen yanıtmı büyük bir gürültüyle dizüstü çökmesini sağladı,anlayamadı...''AYNALARA BAKINCADA SORARDIN BUNU SEN''...bu kadarı fazlaydı,kaldıramazdı...kendisi istememişti yaşamayı ve hatta anlamsız bir yaşamı da o seçmemişti.Bir son yaşanacaksa,kendisine dair her şeyle böyle bir küstahlıkla alay edenle karşılaşmak istiyordu artık...yeterdi ve hatta çok fazlaydı bütün bunlar,ne ağlayabilirdi ne de üzülebilirdi,sınır çoktan aşılmıştı...öfke,kendisi dışında kalmış tüm duyguları hortumlayarak yükseldi ve içinden dışarıya doğru bir çığlıkla çıktı,yeter diye...YETERRRR....

Hiç yorum yok: